İnsanın insana ettiği zulümde son nokta / 2011
Kimse bir
şey yapmayacak mı? Yine ve bir kez daha konuşup, yazışıp, geçip gidecek miyiz?
HaberTürk’ün zihnimize, vicdanımıza sapladığı bu bıçakla yaşamaya devam mı
edeceğiz?
“Günün
Haberi” ile yeni bir güne başlamanın bu kadar zor olabileceğini tahmin etmek,
geride kalan onca olumsuz durumun yaşanmışlığına rağmen imkânsızdı. İnsan
arsızlığının ayyuka çıktığı kör karanlık zihin dehlizlerinden fırlamış bu
habercilik anlayışı, ne kınama mesajları, ne de protestolarla altedilebilir.
İnsanın kötücüllüğü işte böyle beklenmedik durumlarda ortaya çıkıveriyor. Evet
bu, apaçık bir kötücüllüktür. Gücü yerinde bir gazeteyi bir aptallar ordusunun
yönetmeğini biliyoruz neticede. Başta yayınlanan fotoğraf olmak üzere, haber metninde
kullanılan dille beraber haberin tamamını aptalca bir iş kazası olarak görmek,
böyle kabul etmek mümkün değil. Hele ki şiddetin sonuçlarını böylesine
sergileyerek vahamete işaret edildiğini söyleyebilmek… aklı yok saymak anlamına
gelir bu.
Her geçen
gün artan cinayetlerle hayatlarını kaybeden kadınların uğradıkları bu zulmü
pornografinin neredeyse tüm unsurlarını kullanarak “kullanmaya” kalkışan
insanlar ne yaptıklarının eminim farkındalar. “Snuff”ın ne olduğunu bilmeyen
yoktur sanırım. (Hiç değilse Ayrıntı
Yayıncılık tarafından Türkçe olarak yayımlanan Chuck Palahniuk’un “Snuff/Ölüm Pornosu” adlı kitabı
sayesinde duymuşluğumuz vardır. Hatırlayın, yayıncı ve çevirmeni hakkında dava
açılmıştı yakın bir zamanda.) Yakın plan çekim, kan, çıplaklık, -ölümün
eşiğinde- kadın… Pornografinin çarkları dönüyor. Şiddetten şiddet devşiriliyor.
Farkındalık değil korku yaratılıyor. Neticede bir tiraj problemi değil mi bütün
bunlar? Tiraj sözkonusu olduğunda insani değerlerden söz etmek acaba çok mu
naif kalıyor kimileri için?
Fotoğrafı
çeken gazeteci ile sinirleri sağlam birisinin tez zamanda oturup konuşması şart
olmuş belli ki. Hatta sadece bu fotoğrafı çekenle değil, bu haberi yazan,
redakte eden, bu haberi gazetenin sürmanşetine taşıyanlarla da bir an önce oturup
konuşulmalı. Gazetecilik etiği üzerine yapılacak entelektüel bir sohbetten de
bahsetmiyorum üstelik. Artık başka türlü konuşmalıyız. Bu mesleği bırakmalılar.
Bu haberin hesabını vererek bırakmalılar. Bir katre utanma duygusunu hâlâ
taşıyorlarsa başları önde çekip gitmeden önce, Şefika Etik’i bir kez daha nasıl
öldürdüklerini, o fotoğrafla hepimizi ölümcül biçimde nasıl yaraladıklarını
anlamalılar. Bunu anlatamazsak onlara, daha çok kereler öleceğiz demektir. Önce
vicdanlarımız ölecek, sonra aklımızı kaybedeceğiz. Geriye kalan et ve kemik
yığınında nabız atmaya devam etse ne çıkar?
Yücel Tunca/2011-Bianet
Yorumlar
Yorum Gönder