Kitaplık Okumak / 2016



Kitaplık Okumak

Okumak özünde, kendini aramayı barındırır. Yanıtlar bulmanın peşindeki okuyucu, kitabın kapağını çok kez yeni sorularla dolmuş olarak kapatır. Öğrenmeyi, hazzı, yolculuğu ve çoğalmayı deneyimler okurken. Resim ve fotoğraf kitaplarını “okurken” de böyledir bu.

Sık sık geri dönülen kitaplar da vardır, ikinci kez dokunulmayan kitaplar da. Kitaplıklarımızda, bu yöndeki öngörüye göre sıralanırlar genellikle: “Bunlar el altında dursun, bunlar üst raflarda.” İşte o üst raftakiler, toz alma günlerine kadar sırt sırta verip sessiz bir uykuya dalar.

Masanın ya da bir komodinin üzerinde sayıları giderek artan yeni kitaplar için raflarda yer açmaya çalışan okuyucu kaygılı gözlerle kitaplığa bakar. Raflardakinin bir kısmından vazgeçmeli midir? Yoksa artık yeni bir kitaplık almanın zamanı mı gelmiştir? Hangilerinden vazgeçilebilir pekiyi? Şundan mı? Hayır! 0, gençliğinde en çok etkilendiklerinden biridir, kesinlikle orada kalmalıdır. Ya şu alıp da okuyamadığı dört kitap? Belli ki bundan sonra da okunmayacaktır ancak kim bilir, belki bir yaz akşamı eli uzanıverir içlerinden birine.

Bir adım geri çekilip kitaplığın tamamını görmeye çalışır: “ Bütün bunların toplamı ben miyim?” Kişisel tarihinin izleriyle dolu olduğunu fark eder rafların. Satırlar boyunca akan kelimelerin ötesinde kendi geçmişiyle ilişkilenir kitaplık. Bir vakitler, evin duvarlarını boyatırken kitap sırtlarının renkleriyle duvar boyasının rengi arasında uyumu yakalama şakaları yaptıklarını; kendini pek de iyi hissetmediği günlerde nasıl da hayal dünyasında yolculuğa çıkmasını sağlayan kitaplara meylettiğini hatırlar. Evde yalnızken bağıra çağıra okuduğu şiir kitaplarına uzanır elleri. Politik yılların birikimleriyle dolu rafların göz hizasında halen onların durduğunu fark eder.

Okuyucu için kitaplığı, barındırdığı kitaplar kadar evin dekorasyonun da değerli bir parçasıdır. Kılık kıyafet gibi, tarif eder onu. Hadi şöyle diyelim: Kitapları okumak gibi, kitaplıkları da okumak mümkündür. Nerede durdukları, yapım malzemeleri ve tasarımları, içerdikleri kitaplar ve raflara serpiştirilmiş objelerle biriktireni temsil ederler. Elbette ki işlevsel ancak birazcık da olsa egosantriktirler; itiraf edelim fetiş nesnesi olmalarına çeyrek kalmıştır; aynı zamanda karizmatik ve açıkçası mükemmel bir gösteriş yapma olanağıdırlar.

Sabır ve özenle sürdürüp sonlandırdığı bu tipoloji çalışmasıyla, kitapların (yok sayamayacağım bir heyecanla karşısına geçip baktığım kitaplığımın) da okunabileceğini gösterdiği için Ayten Güven’e teşekkür ediyorum.

Yücel Tunca-2016/Galata
(Ayten Güven'in Evlerdeki Kitaplıklar adlı kitabının giriş metni olarak yazılmıştır.)

Yorumlar

Çok Okunanlar