Görev Başında / 2011
Çatışma Ortamında Güvenli Bir Biçimde Haber Yapmak
I. ÇATIŞMA ORTAMINDA HABER YAPMAK
2002 yılının ilk aylarında, Wall Street Journal muhabiri Daniel
Pearl, Pakistan’daki Müslüman militanlar hakkında bir haber peşindeyken kaçırıldı
ve öldürüldü. Bu olay, Afganistan’daki çatışmalarda sekiz muhabirin
öldürülmesinden sadece birkaç hafta sonra gerçekleşmiş ve gazetecilere
savunmasızlıklarını hatırlatan üzücü bir gösterge olmuştu.
Pearl’ün öldürülmesini izleyen dönemde, kıdemli gazeteciler -savaş
muhabirliğine çok alışkın olan gazeteciler de dahil olmak üzere- kendi
alışkanlıklarını sorgulamaya başladılar: Pearl’ün hayatına mâl olan bu durum nasıl
yorumlanmalıydı? Acil durumlarda işlerini daha güvenli bir hale getirmek için
kendileri ve medya kuruluşları ne yapabilirlerdi? Çatışmalı ortamlarla ilgili
haber yapan gazeteciler için Daniel Pearl’ün başına gelen veya 11 Eylül
sabahında New York ve Washington’da gerçekleştirilen saldırılarda olduğu gibi, yeni
güvenlik sorunları mı ortaya çıkmaya başlamıştı?
Gazetecilerin, özgür haber yapma hakları için mücadele etmek üzere
20 yıldan daha fazla bir süre önce ABD’de kurulan Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ
- info@cpj.org), bu soruları gündeme taşımaya karar verdi.
Bunu öncelikle gazetecilerin haklarını savunmak için yapan CPJ, bireysel
basın özgürlüğü ihlallerini dökümante ediyor; günlük haber uyarıları yayınlıyor
ve ilgili yerlere resmi protesto mektupları gönderiyor. Komite aynı zamanda
yılda iki kez Dangerous Assignments isimli bir dergi ve Attacks on
the Press isimli bir yıllık araştırma yayımlıyor. Özel raporlar da çıkaran
CPJ, gazetecilerin ciddi tacizlerle karşılaştığı ülkelerde araştırma ve
incelemelerde bulunuyor. CPJ,
gazetecilerin karşılaştığı fiziki tehlikelerle ilgili kayda değer uzmanlık
kazanmış durumda. Komite, riskli koşullarda çalışmaya giden gazetecilere
tavsiyelerde de bulunuyor. Örneğin 10 yıl önce, Yugoslavya’nın şiddet dolu
dağılma döneminde gazeteciler için bir ‘hayatta kalma rehberi’ yayınlamıştı.
Ama o zamandan bu yana dünyada savaş muhabirliğinde çok şey değişti. Uydu
telefonlarının ve diğer teknolojilerin çoğalması, bir yandan rekabetin şiddetini,
bir yandan da haksız riskler içeren çatışmalarda görev yapan gazetecilerin
sayısını artırdı.
Medya şirketleri haber ekiplerini, bundan 10 yıl kadar önce hemen
hemen hiç bilinmeyen özel güvenlik
eğitimlerine göndermeye başladılar. Posttravmatik stresin etkileriyle ilgili
büyük bir farkındalık oluştu ve bu da savaş muhabirlerine savaşlarda ve diğer
trajedilerde görev yaptıktan sonra yardımcı olacak başka programları teşvik
etti. Ama hâlâ çoğu gazeteci uygun hazırlık olmaksızın -uygun sağlık sigortası
ya da tehlikeli durumlar için eğitim gibi- çatışmalı ortamlarda görev yapmayı
sürdürüyor.
CPJ tarafından hazırlanan bu rehberin, sadece sahada çalışanlar tarafından
değil, gazetecileri tehlikeli görevlere gönderen medya yöneticileri tarafından
da dikkatle okunması gerekiyor.
Yöneticiler için gazetecilerinin güvenliği her şeyden önce
gelmelidir. Haksız risk almanın önüne geçmek için, savaş bölgelerine ve diğer
tehlikeli bölgelere yapılan görevlendirmelerde gönüllülüğün esas kabûl edilmesi
ve gazetecilere uygun eğitim ve ekipman verilmesi gerekmektedir.
Bu rehberdeki güvenlik prensipleri ve uygulamaları ile ilgili
bilgiler, üyeleri arasında CPJ’nin ve diğer basın özgürlük kuruluşlarının
yanısıra medya şirketlerinin de bulunduğu Uluslararası
Haber Güvenlik Enstitüsü (International News Safety Institute) (http://www.ifj.org/hrights/insi/objectives.html) tarafından sağlandı. Öte yandan hiçbir prensip setinin, hiçbir
eğitim kursunun ve bunun gibi hiçbir rehberin, gazetecinin güvenliğini garanti
etmesi söz konusu değildir.
Bu rehberi bir araya getirmek için çalışan editörler, muhabirler ve
diğerleri konu hakkında çalıştıkça bazı gazetecilerin eğitim kurslarından ve el
kitaplarından yanlış bir güvenlik sanrısına kapılabileceği olasılığıyla ilgili
endişeler yaşadıklarını dile getirmişlerdi. Bu nedenle şunu yeniden belirtmekte
yarar var: Bu el kitabı ve kaynaklar ve burada ileri sürülen fikirler riskleri
azaltmaya yardımcı olabilir ama güvenliği garanti edemez.
Tehlikeli koşullarda çalışan gazeteciler riskleri devamlı olarak
yeniden değerlendirmeli ve ne zaman geri çekilmeleri gerektiğini bilmelidirler.
Lübnan’da yedi yıl rehin tutulmuş olan, CPJ onursal eşbaşkanı ve eski
Associated Press Beyrut Şefi Terry Anderson, şunları söylemiştir:
“Her zaman, sürekli olarak, her
dakika risklere karşı kazanımlarınızı tartın. Bu eşitlemede kendinizi rahatsız
hissettiğiniz noktaya geldiğiniz anda dışarı çıkın, gidin, bölgeyi terk edin.
Buna değmez. Uğruna ölünecek hiçbir haber (hikâye) yoktur.”
CPJ, yıllar boyu yaptığı araştırmalardan,
gazeteciler arasında en fazla riskle karşılaşanların yerel muhabirler olduğunu
öğrenmiştir. Bazıları, bu rehberde bahsedilen risklerden farklı günlük
risklerle yaşarlar. CPJ, bütün medya şirketlerine, gazetecilerinin ve çatışma
bölgelerinde onlar için çalışan diğer kişilerin (yerel serbest muhabirler,
muhabir yardımcıları, ve aracılar (fixer) da dahil olmak üzere) uygun şekilde
donanımlı, eğitimli ve sigortalı olmalarını sağlamaları konusunda kuvvetle ısrar
etmektedir.
Kimler risk altında?
CPJ, geçen on yıl boyunca görevlerini yaparken öldürülen 366
gazetecinin listesini oluşturdu. Bu listenin analizi fiziki saldırıya en açık
olan gazetecilik türleri hakkında fikir vermektedir.
Çatışma ve savaş ortamı, basına karşı şiddetin çoğuna zemin
oluştururken, sanıldığının aksine gazetecilerin büyük çoğunluğu çapraz ateşte
ölmemiş, genellikle haberlerine karşı doğrudan misilleme olarak takip
edilmişler, yakalanmışlar ve öldürülmüşlerdi. Nitekim, CPJ istatistiklerine göre
sadece 60 gazeteci (öldürülenlerin yüzde 16’sı) çapraz ateşte ölmüş, 277’si
(yüzde 76’sı) yaptıkları işe karşılık cezalandırma maksadıyla öldürülmüşlerdi.
Geri kalan gazeteciler de savaş olarak nitelenemeyecek çatışma koşullarında-
örneğin sokak çatışmalarını haber yaparken- hayatlarını kaybetmişlerdi.
1993’den bu yana CPJ, gazetecilerin öldürülmesini isteyenlerin
tutuklandığı ve cezalandırıldığı sadece 21 vak'a tespit etti. Bu, vakaların
yüzde 94’ünde gazetecileri öldürenlerin cezasız kalmış olmaları anlamına
geliyor. Gazeteciler çoğunlukla yolsuzluk
ya da insan hakları ihlalleri gibi hassas konularda haber yapmalarını
engellemek için ya da haber yaptıktan sonra katlediliyor.
Yine 1993’den bu yana 23 vak'ada gazeteciler kaçırıldı
–militanlarca, suçlularca, gerillalar ya da hükûmet güçleri tarafından canlı
olarak alınıp- ve daha sonra öldürüldü. Bu gazeteciler bazen küçük bir fidye
için ama çoğunlukla politik nedenlerle kaçırılmışlardı.
Amerikalı gazetecilerin öldürülmesi medyada yoğun biçimde haber
konusu edilirken diğerleri için yapılan haberler çok da fazla değildir; son on
yılda öldürülen 366 gazetecinin sadece 13’ü Amerikalı, diğerlerinin pek çoğu
ise kendi ülkelerinin yerel gazetecileriydi.
Ama Daniel Pearl’ün öldürülmesinden bu yana Amerikalı ve diğer Batılı
gazeteciler daha yüksek bir risk aldıkları hissine kapıldılar. Bu çok da yanlış
değildi. Günümüzde onların gazeteci olarak daha fazla hedef haline geldiklerine
dair önemli kanıtlar bulunuyor. Bu, maalesef, dünyadaki gazetecilerin uzun
zamandır karşı karşıya kaldığı cinsten bir risk... Dünyada öteden beri düzinelerle gazetecinin
cinayeti pek az dikkat çekmiş ve çoğunlukla cezasız kalmıştı. Örneğin 13 Mayıs
2002’de, Filipin adası Mindanao’da çok tanınmayan bir radyo habercisi olan
Edgar Damalerio’nun, yerel memurların yolsuzluklarını haber yaptıktan sonra öldürülmesi,
görgü tanıklarının ateş edeni açıkça tespit etmesine karşın çözümsüz kalmıştı.
Bir ay sonra, Rio de Jenerio dışında bir gecekondu bölgesinde, Brezilyalı
televizyon muhabiri Tim Lopes, çocukları seks işçisi olarak çalıştıran
uyuşturucu kaçakçıları ile ilgili bir haber yaparken kaçırılmış ve
öldürülmüştü. Bu iki vak'ada da
cinayetlere gösterilen uluslararası ilgi sınırlı ve yetersiz kalacaktı.
Güvenlik Eğitimi Kursları
Gazetecilerin geliştirebilecekleri en önemli becerilerden biri,
sahada, kendilerini ve birbirlerini nasıl koruyacaklarıdır. Birçok şirket
gazeteciler için hazırlanmış “düşman çevre eğitimi” veriyor; son birkaç yılda
yüzlerce gazeteci bu eğitimi aldı ve bu bir haftalık eğitimi tamamlayan çoğu
kişi aldıkları eğitimin oldukça değerli olduğunu belirtti. Hatta tehlikeli görevlerde yıllarca çalışmış
deneyimli muhabirler bile, genellikle eski askeri personel tarafından verilen
bu kurslardan çok şey öğrendiklerini söyledi. Ama en iyi eğitim bile hayatta
kalmayı ne yazık ki garanti edemiyor. Bu, son yıllarda CPJ tarafında belgelenen
en dramatik vak'alardan birinde de görülebiliyor: 2000 yılının Mayıs ayında dünyadaki yabancı muhabirler Reuters’den
Kurt Schork’un ve Associated Press Television News’dan Miguel Gil Moreno de
Mora’nın ölümleri ile şok oldular. Sierra Leone’da askerlerin kullandığı iki
araç ani bir saldırıya uğramış ve iki gazeteci birçok asker ile birlikte
öldürülmüşlerdi. Schork and Moreno çok deneyimli iki savaş muhabiriydi. Savaş
koşullarında sağduyu sahibi ve dikkatli meslektaşlar olarak tanınırlardı.
Üstelik Schork, gazeteciler için ‘’düşman çevre eğitimini’’ tamamlamıştı. Ama
bu sürpriz saldırı iki muhabire de bildiklerini kullanma şansı vermedi; aniden
vuruldular.
Oysa başka iki Reuters gazetecisi de onlarla birlikteydi ve ikisi
de hayatta kaldı. Yannis Behrakis,
deneyimli bir fotoğrafçı; Mark Chisholm da deneyimli bir kameramandı. İlk silah
atışında vurulmamışlardı ve arabalarını kaçırmayı, çalıların arasında kaybolmayı
başardılar. Peter Maass artık kapanmış olan medya itiraz dergisi Brill’s
Content’de yayımlanan uzun makalesinde bu kurtulma hikayesini şöyle
anlatıyordu: “Asiler hayatta kalanları aradıkları için Behrakis kendisini
çamura buladı ve toprağa karışmayı bekledi… diğerlerinden sadece on-onbeş metre
uzaktaydı...”
Behrakis, gazeteci olmadan önce Yunanistan’da iki yıl askerlik
yapmıştı ve bunun üzerine bir İngiliz firmasi olan Centurion Risk Ssessment Services
Ltd.’den aldığı eğitim
hayatını kurtarmasına yardım etmişti. (Centurion, AKE Ltd. ile birlikte, gazeteciler için özel
olarak hazırlanmış güvenlik eğitim kursları veren en eski özel şirkettir)
2002’de Daniel Pearl’un öldürülmesinden sonra İngiltere’de ve
Amerika Birleşik Devletleri’nde birçok şirket gazeteciler için özel güvenlik
eğitim kursları vermeye başlayacaktı.
Deneyimin yerini hiçbir şey tutamaz ama eğitim yardımcı olur. Bu
programlardaki öğrenciler zamanlarının yarısını sınıflarda diğer yarısını da
öğrendiklerini saha simulasyonlarında uygulamalar yaparak geçirirler. Simulasyon
eğitimleri gruplar halinde yapılır ve bireylerin acil durumlarda diğerleriyle
işbirliği yapma becerilerini test etmelerini, geliştirmelerini sağlar.
Bu kursların esas amacı farkındalık becerisini yükseltmektir. Örneğin
gazeteciler, çimento veya tuğla bir duvarın kalınlığını değerlendirmek için
mermilerin yönlerini (yörüngelerini) dinlemeyi öğrenirler. Böylece duvarların
mermileri tutma kabiliyetini ve ne kadar tutabildiklerini anlarlar. Kirli sudan
tortuyu süzmeyi ve sokak gösterilerini haber yaparken durmak için güvenli bir
yer tespit etmeyi öğrenirler. Hemen hemen her kurs acil durum, ilk yardım
konusunda kapsamlı bir eğitimi kapsar. Böyle gelişmiş programlar genellikle beş
gün sürer; hatırlatma kurslarının da her üç yılda bir verilmesi tavsiye
edilir.
Biyokimyasal Eğitim kursları
Çatışma haberi yaparken kimyasal ya da nükleer silahlarla
karşılaşma ihtimali olan gazetecilerin bu tehlikelere karşı uygun eğitim ve donanıma
sahip olmaları gerekir. Birçok güvenlik eğitim firmaları artık bu tip
savaş konularında da özel eğitim veriyor.
Güvenlik Eğitim Firmaları
AKE Ltd. (http://www.akegroup.com)United Kingdom, United States
Bruhn NewTech Group (http://www.bruhn-newtech.com)
Denmark, United Kingdom, United States
Centurion Risk Assessment Services Ltd. (http://www.centurionriskservices.
co.uk) United Kingdom
Objective Team Ltd. (http://www.objectiveteam.com)
United Kingdom
Pilgrims Group (http://www.pilgrimsgroup.com)
United Kingdom
Safehouse Security Training Inc. (http://www.safehousesecurity.com/journalist_safehouse.html) United States
Güvenlik Literatürü
Gazetelerin ya da çalışanlarının hangi kursu seçtiği çok önemli
değil. Çünkü bu kursların hemen hepsi temel olarak tehlikeyi önceden fark etmeyi
öğretiyorlar. Bu yüzden uygulamalı eğitim verenlerin tercih edilmesi daha
önemli görünüyor.
Amerika’da bulunan kurtarma ajansı World Vision tarafından yayımlanan ‘Gazetecinin
Güvenlik El Kitabı’, herhangi bir kapsamlı eğitim kursunda öğretilen bütün
başlıkları içeriyor. (http://www.echonet.org/shopsite_sc/store/html/WorldVisionSecurityManual.html)
Centurion Yayınları da “Düşman Çevreler ve Acil Durum İlk Yardım”
ve “Biyolojik ve Kimyasal Savaş Rehberi” gibi taşınabilir ve kapsamlı el
kitapları yayımlamış durumda. (http://www.centurion-riskservices.co.uk)
Güvenlik Kurslarının Fiyatları
Geleneksel ya da geleneksel olmayan tehlikelerle ilgili beş günlük
eğitim kursları birçok yerde 2.000 ABD Doları’nın üstünde bir fiyata sahip.
Rory Peck Trust (http://www.rorypecktrust.org),
Ekim 1993’de Moskova’daki darbe girişimlerinde haber yaparken çapraz ateşte
öldürülen serbest kameraman adına kurulmuştu. Örgüt, Rory Peck Awards kanalıyla
sınırlı sayıda bağışta bulunuyor ve bu bağışlar ağırlıklı olarak serbest
çalışan gazetecilere veriliyor; güvenlik eğitimi ücretinin yarısı kurum
tarafından karşılanıyor.
Reuters Vakfı da (http://www.foundation.reuters.com) geçmişte serbest çalışan gazeteciler için bu eğitim ücretlerine
mali destek sağlamıştı. Vakıf halen başvuru bazında değerlendirme yaparak serbest
gazetecileri desteklemeye devam ediyor.
Koruyucu Ekipman
Beden Zırhıları
Beden koruyucuları ile ilgili olarak hatırlanması gereken en
önemli şey şudur: Kurşun geçirmez yelekler kurşuna karşı dayanıklı değildir.
Beden zırhı bazı mermileri durdurabilir ama yine de yüksek çaplı veya yüksek
hızlı mermilerin neden olduğu hasarla oluşan travma(blunt trauma) sonucu ciddi
yaralanmalar ya da ölüm meydana gelebilir. Gazeteciler önceden beden zırhına
gereksinimleri olup olmayacağını ve hangi seviyede korumaya ihtiyaç olacağını
düşünmelidirler.
Beden zırhı öncelikle Amerikan Ulusal Adalet Enstitüsü (U.S.
National Institute of Justice) (http://www.nlectc.org/txtfiles/BodyArmorStd/NIJSTD010103.html#classif) tarafından geliştirilen altı seviyeli bir tehlike sistemine göre
sınıflandırılır.
Üreticilerin çoğu beden zırhlarını derecelendirmek için bu sistemi
kullanır.
Şu da hatırlanmalıdır: Koruyucu ekipmanların uygun şekilde
saklanmaları gerekir. Anti-balistik seramik levhalar düşürüldüğünde ya da özensiz
kullanıldığında kırılabilir. Kevlar yelekler
ve diğer ekipman mutlaka kuru tutulmalıdır.
Centurion’un web sitesinde ekipmanın bakımı için verilen detaylı bilgilere
bakılabilir: http://www.centurion-riskservices.co.uk.
Beden zırhı giymenin bir riski, kabarık görünmesi ve dikkat
çekmesidir hiç kuşkusuz. Kolombiya gibi birkaç yerde, gazeteciler uyuşturucu
ile mücadele görevlileri tarafından yanlış algılanacağı
korkusuyla bu türden koruyucuları giymek istemediklerini söylüyorlar. Beden zırhının aynı zamanda ağırlığı nedeniyle sıcak iklimlerde sorun
oluşturduğu ve giyeni önemli ölçüde yavaşlattığı da unutulmamalı.
Bununla birlikte beden zırhı, Batı Şeria, Gazze ve Afganistan gibi
çapraz ateş ve gazetecilere saldırıların yaygın olduğu savaş bölgelerinde
kuvvetle tavsiye edildiği gibi şarapnel bulunabilecek her yerde kullanılmasında
gereken bir koruyucu olarak kabul ediliyor.
Her tip beden zırhı belirli bir amaçla tasarlanıyor. Örneğin bıçak
darbelerine karşı tasarlananların, büyük çaplı sokak gösterilerinde haber
yaparken kullanılması yararlı olabilir. Diğer yelekler kısa menzilli silah
ateşine karşı koruma sağlayabilir. Gazetecilerin hedef alınabileceği saldırı
olasılığı ile karşılaşabilecek gazetecilere, el bombaları ve havan topu
şarapnellerinden korunmak için de bunlar tavsiye edilebilir.
Yalnızca ceketlerin ortasına yerleştirilmiş seramik veya metal
plakalar da otomatik ya da yüksek güçlü tüfek ateşini durdurur. Ama şu da
unutulmamalıdır: Zırhı delici özel mermiler bulunmaktadır ve bunlar seramik ve
metal plakaların içinden geçebilir. Üstelik hem önden hem de arkadan giyilmiş
olan bu tip plakalar ile bedenin sadece bir kısmı korunabilir.
Beden zırhı fiyatları koruma seviyesi, ağırlık ve
dayanıklılıklarına göre değişiklik gösterir. Herhangi bir askeri çevrede görev
yapan gazeteciler, III seviyesinden düşük bir yelek kullanmamalıdır.
Miğferler (Baş zırhıları)
Savaş bölgelerinde görev yapan gazeteciler savaş miğferleri
giymeyi de ihmal etmemeli. Bu baş zırhları, uçuşan şarapnellerden korunmayı etkili
bir şekilde sağlar. Bununla birlikte miğfer, askeri tüfek saldırısına karşı
koruma sağlamaz. Kargaşa, taş atılması ve benzeri durumlara karşı korunmak
üzere tasarlanmış olan Beyzbol şapkası şeklinde olan miğferler için Centurion’un web sitesine göz atmak faydalı
olabilir.
Beden zırhı Satın Almak
Gazetecilerin beden zırhı alırken dikkatli olmaları gerekir. Yeleklerin çoğu şiddetli sokak çatışmaları
için kullanışlıdır ve esas olarak bıçak darbelerine karşı koruma sağlar. Bunların
fiyatları 350 ABD Doları’nın altındadır. Tabanca mermilerine karşı tasarlanan
yelekler 500 ABD Doları civarındadır. Askeri
bölgelerde çalışmak için derecelendirilen yelek fiyatları 600 ile 2.000 ABD Doları arasında değişir.
Birçok yelek suda batmayan Kevlar ya da Spectra’dan yapılır ve bu
malzemeler giderek daha çok kullanılmaya başlanmıştır. (Spectra suda batmaz ama
yelekler suda bozulur. Sadece askeri dalgıçlar için tasarlanan özel Spectra
yelekler suda bozulmaz.)
NP Aerospace (http://www.np-aerospace.co.uk) aynı zamanda suda uzun sure kullanılmak üzere tasarlanmış özel
anti-balistik yüzme yelekleri yapmaktadır.
İçlerine yerleştirilen seramik plakalar çelik olanlarından daha
pahalıdır ancak daha hafiftirler ve mermileri daha güvenli bir şekilde
durdururlar. Çelik plakalar mermileri yüz ve baş yönünde yukarıya doğru sektirme
özelliğine sahiptir. Aynı firmanın gazeteciler için tasarladığı cekette
günümüzde piyasada bulunan en hafif seramik plakalar kullanılmaktadır.
Gazeteciler için üretilen bu ceketlerde, ilave cep ve kameramanlar için
kaymayan omuz yastığı ekleme seçenekleriyle, bir not defteri cebi de bulunmaktadır.
Kullanılmış beden zırhı almak isteyenlerin zırhtaki olası eski
hasarları çok dikkatli bir şekilde incelemeleri gerekir, özellikle mermi izi
bulunan zırhlar alınmamalıdır. Ateşli silahlarla delinmiş yelekler atılmalıdır
çünkü artık tam koruma sağlayamazlar.
Fransız firması Sema’nın
web sitesinde (http://www.sema-france.com/pagesgb/
ProtectionBalistiques/ProtectionBalistiques.htm) birçok kullanışlı değişik tür beden zırhı resimleri arasında
özellikle gazetecilere tavsiye edilen üç tipi görmek de mümkün. Ayrıca Zero
G Armorwear, web sitesinde A.B.D.’de bulunan gazeteciler için,
beden zırhı satıcılarının listesini yayınlanıyor: http://www.bodyarmor.com.
Aynı firmanın başka ülkelerde
bulunan beden zırhı satıcılarının listesinin yayınlandığı bir web sitesi de
bulunuyor: http://www.safariland.com
Doğru seviyede koruma sağlaması için yelek veya ceketin kişinin üzerine
tam oturması son derece önemli. İngiltere’de bulunan Vest Guard, beden zırhı için kişinin kendi ölçüsünü almasına
yardımcı olacak bir çizelge sunuyor:
http://www.vestguard.com/Made%20to%20Measure.shtml
Koruyucu Ekipman Şirketleri
Bullet Proof Me United States http://www.bulletproofme.com
NP Aerospace United Kingdom http://www.np-aerospace.co.uk
Point Blank Armor United States http://www.pointblankarmor.com
Sema-France France http://www.sema-france.com
T.G. Faust Inc. United
States http://www.tgfaust.com
Vest Guard United Kingdom http://www.vestguard.com
Biyokimyasala Karşı Ekipman
Biyolojik veya kimyasal silahların kullanılabileceği bölgelerde
çalışan haber muhabirleri, yukarıda ‘’Eğitim’’ başlığı altında belirtildiği
gibi daha fazla riskle karşı karşıya kalırlar. Sadece eğitim yeterli değildir.
Gazetecilerin biyokimyasal koruyucu ekipman edinmeleri de gerekebilir. Bunlar genelde
kurslardan da pahalıdır. Bazı televizyon şirketleri ve diğer haber toplayıcılar
eğitim paketleri ve koruyucu techizatları sıklıkla Bruhn NewTech Group’dan satın alırlar. (http://www.bruhn-newtech.com).
Centurion da (http://www.centurion-riskservices.co.uk) aynı zamanda hem biyokimyasal eğitim vermekte hem de koruyucu
teçhizat tedarik etmektedir.
Zırhlı Araçlar
Çatışma bölgelerinde çalışan gazeteciler zırhlı araçlara ihtiyaç
duyabilirler; medya işverenleri de böyle bir istek aldıklarında bunu mutlaka yerine
getirmelidir. 1990’larda, medya şirketleri
Balkanlar’da çalışan kendi gazetecilerine zırhlı araç temin etmişlerdi; haber
kuruluşları Batı Şeria’da da bunları düzenli olarak kullandılar. Gazeteciler şunu akıllarında tutmalıdırlar
ki, zırhla kaplı araçlar bile, ne yazık ki, omuzdan ateşlenen hafif anti-tank
silahlarla (LAW silahlarla) yapılan saldırılarda ve anti-tank kara mayınları
karşısında yetersiz kalırlar.
Zırhlı araçlar standart araçlardan üç kat daha pahalıdır. Öte
yandan normal araçlar da kara mayınlarının veya diğer patlayıcı silahların
yol açtığı patlamalara dayanıklı hale getirilebilir; ancak, gazetecilerin böyle
bir ikmalin patlamalara dayanıklılığını bir uzmana danışmaları sağlıklı
olacaktır. Land Rover (http://www.landrover.com), Reuters gibi
medya şirketleri için araçları zırhlı hale getirebiliyor. Bunun dışında aşağıdaki
firmalar da araçları talep edilen ihtiyaçlara göre özel olarak zırhlı hale
getirmekteler.
Armet Armored Vehicles United
States
Not: Şirketin Arjantin, Kanada, Hindistan, Kazakistan, Lübnan, Meksika,
Rusya, Tunus, Türkiye ve İngiltere’de ofisleri bulunuyor.
Ballistica Inc. United States
International Armoring Corporation United
States
O’Gara-Hess & Eisenhardt United
States
S. MacNeillie & Son Limited United
Kingdom
Sağlık Sigortası
Kuzey Amerikalı ve Batı Avrupalı gazetecilerin, işverenleri ya da
ulusal kurumlar tarafından karşılanan sağlık sigortaları bulunurken, Afrika, Latin
Amerika ve Asya’da şaşırtıcı derecede yüksek sayıda gazeteci sigortasız çalışıyor.
Birçok daha az gelişmiş ülkelerin gazetecileri CPJ’ye kendi
ülkelerinde sağlık sigortasının çok seyrek mümkün olduğunu söylemekteler. Bu tip durumlarda, gazeteciler, iş yaparken yaralanmış
bile olsalar, sağlık hizmetini ve sağlık masraflarını ödeyip ödemeyecekleri
konusunda işverenlerine güvenemiyorlar.
Kuzey Amerikalı ve Batı Avrupalı kadrolu gazeteciler bile
işverenlerinin sağladığı sigorta poliçelerinin çatışma bölgelerinde geçerli
olup olmadığını incelemeliler.
Denizaşırı seyahat eden gazeteciler poliçelerinde, görevleri
sırasında karşılaşabilecekleri tehlikeleri içeren maddeler olduğunu teyit
etmeli, hangi hayat sigorta kapsamının geçerli olduğunu öğrenmeliler.
Gazeteciler ve aileleri, çatışma bölgelerine girmeden önce,
işverenlerinden sigorta poliçelerinin kopyalarını istemeli, savaş ve benzeri
durumlar için kullanılan dili incelemeliler. Belirsizlikler önceden
çözümlenmeli veya en azından not edilmeli. Savaş haberleri yapan gazeteciler şunu hiç
unutmamalı: Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, seyahat eden herhangi bir kişi için
(savaş muhabirleri de dahil) en önemli tehlike ulaşım sırasında yaşanan bir kazada
yaralanmak veya ölmektir. İşte bu nedenle sigortaların 24 saati kapsaması (yani
sadece görev başında değil) çok faydalıdır.
11 Eylül 2001 sabahında, New York ve Washington’daki saldırılarda,
bazı sigorta şirketleri poliçelerini, kapsam dışında kalan alanları
genişleterek yeniden yazdılar. Örneğin, Florida’da bulunan bir firma şu
durumları kapsam dışı bıraktı: “Doğrudan
veya dolaylı olarak savaş, istila, yabancı düşman saldırıları (savaş ilan
edilmiş olsa da olmasa da), sivil savaş, isyan, ihtilal, ayaklanma veya askeri
veya gasp zoruyla, başkaldırı, arbede, grev, sıkıyönetim veya örfi idare veya
hükûmeti devirme girişimleri veya her türlü terörizm eyleminin sonucu
olarak ortaya çıkan tedavi ve harcamalar.’’
Serbest çalışan gazeteciler sağlık sigortalarında çok daha özel
sorunlarla karşılaşıyorlar. Birçok muhabir, savaş bölgelerinde haber yapanlar
bile sigorta kapsamı dışında çalışıyor. Bazı haber kuruluşlarının gazetecileri
sigorta kapsamında olduklarına ikna etmelerine karşın bunun doğru olmadığı
vak'alarla sıklıkla karşılaşılıyor. Buna ek olarak, serbest çalışanlar sigorta
kapsamına alınmış olsalar bile bu, o haber kuruluşuna haber yapmadıkları
günleri kapsamayabiliyor. Bu, bir trafik
kazasında ya da başka bir tür kazada mağdur olmaları durumunda, eğer o esnada belirli
bir haber için çalışmıyorlarsa sigorta kapsamı dışında tutulabilecekleri
anlamına geliyor.
Medya şirketlerinin aslında, kendileri için çatışma haberleri
yapan serbest çalışanlara kadrolu muhabirlerle eşit sigorta kapsamı temin etmeleri
gerekiyor.
Bir medya şirketinden sigorta alamayan serbest gazeteciler
seçeneklerini öğrenmek için aşağıda listesi verilen kuruluşlarla temas edebilirler.
Seçeneklerden biri Lloyd’s of London (+44 [0] 20-7327-1000) gibi yüksek riskli sigorta
tedarikçilerinden sigorta yaptırmaktır.
Reporters Sans Frontières ve
Fransız sigorta şirketi Bellini Prévoyance, ACE Insurance Group ile ortak olup, şimdi Avrupa Birliği
ülkelerinde yaşayan gazetecilere, fotoğrafçılara ve serbest çalışanlara
‘’dünyanın herhangi bir yerine’’ atanmaları durumunu da sigorta kapsamına
almaktadır. Günlük olan sigorta kapsamı, gazetecilere temin edilen en
ödenebilir poliçeler arasında üç seçenek halinde sunuluyor. (http://www.rsf.org/article.php3?id_article=2350)
Rory Peck Trust, serbest
çalışanlara emniyet ve güvenlik tedarik ediyor ve gazetecilere sigorta
poliçeleri ile ilgili danışmanlık veriyor. Yeterli kapsamda sigorta temin
etmekte sorun yaşayan gazeteciler Rory Peck Trust ile web sitesinden temas
kurabiliyor. (http://www.rorypecktrust.org)
Sağlık Önlemleri
Gazeteciler seyahatlerinden önce, ehliyetli tıp uzmanlarından
hangi özel aşıların gerektiğini öğrenmeliler.
Birçok ülke ziyaretçilerden, gümrük yetkililerine uluslararası aşı sertifikalarını
göstermelerini istiyor. Sertifika bir doktordan temin edilebilir; her aşıdan
sonra tarih atılması ve damgalanması doğru olacaktır. Bazı ülkeler gazetecilerden,
birçok sağlık yetkilisinin kolera aşılarının yararına pek inanmamasına karşın,
ülkeye girmeden önce kolera aşısı olduklarını göstermelerini talep ediyor.
Bazı ülkeler ise, gazetecilerden ülkeye girmeden önce bir HIV test
raporu sunmalarını istiyor. Böyle bir durumda kan alınma olasılığı düşünülerek
steril iğnelerin gazetecinin çantasında bulunması doğru olacaktır.
Aşılama ve Sağlık Kaynakları
Bir pratisyen hekim, gazetecilere sıtmaya karşı veya tavsiye
edilen diğer ilaçlarla ilgili reçete yazabileceği gibi gerekli aşılar hakkında
bilgi verebilir veya onları tavsiyede bulunabilecek ve aşılayabilecek tıbbi
hizmetlere yönlendirebilir.
Doktorların çoğu bütün seyahat edenlere 10 yıllık tetanoz aşısı
tavsiye eder. Sıtmanın yaygın olduğu bölgelere giden gazetecilere, hastalıktan
korunmaları için sıtmaya karşı koruyucu ilaç verilir. Bazı bölgeler için, çocuk felci, Hepatit A ve
B, sarı humma ve tifoya karşı aşılama da gerekebilir. Hepatit B aşısı yarım yıl
önceden planlanmalıdır çünkü 6 aylık bir dönem içinde 3 aşılama yapılmalıdır.
Salgınlar, hastalıklar ve tavsiye edilen aşılar ile ilgili olarak
güncel, kapsamlı ve coğrafyaya özel bilgi için A.B.D. Hastalık Kontrol ve
Önleme Merkezleri’ne (United States Centers for Disease Control and
Prevention) (http://www.cdc.gov web sitesinde “Travelers
Health”) danışabilirler.
Gazeteciler, sağlık sorunlarını incelemek için, “Travel Health
Companion” gibi profesyonel bir rehbere de başvurabilirler. (http://www.shoreland.com)
İlk Yardım Kitleri
Gazeteciler, bireysel ya da birlikte seyahat ettikleri grubun büyüklüğüne
göre daha büyük ilk yardım çantalarını yanlarında taşımalıdırlar. İlk yardım
kitlerinde en az şunlar bulunmalıdır:
· Çeşitli boyutlarda sterilize bandajlar. Üçgen bandajlar ve orta ve büyük pansuman için bandajlar,
· Bir kere kullanılıp atılan eldivenler,
· Küçük plastik solunum yolu aleti ya da solunumu başlatmak (suni
solunum) için boru,
· Makaslar,
· Çengelli iğneler,
· Plastik torbalar,
· Fener veya tercihen bir projektör lambası,
· Yapışkan bant,
· Gazlı bez,
· Triple antibiyotikli merhem.
Not: Bazı insanlarda değişik ilaçlara negatif reaksiyon olduğundan
Aspirin de dahil olmak üzere temel ilaçları kullanırken dikkatli olunmalı.
Gazeteciler kendi ilk yardım kitlerini kendileri de
oluşturabilirler, hazır kitlerden de satın alabilirler.
Birçok değişik kit, aşağıdaki kaynaklardan ticari olarak temin
edilebilir:
http://www.safety-first.biz/dlx_fak.htm
http://www.first-aid-product.com/226-u.htm
http://www.rescuebreather.com/store/index.cgi?code=3&cat=5
Centurion aynı zamanda, gazeteciler için farklı boyutta ve
ihtiyaçlara göre ilk yardım kitleri hazırlıyor. (http://www.centurion-riskservices.co.uk)
Tıbbi Kimlik
CPJ, kan grubu bilginizi ve tıbbi özelliklerle diğer ilgili
bilgileri yanınızda taşımanızı tavsiye ediyor (ör. İlaç alerjileri, kalp
rahatsızlıkları, vb.). Gazeteciler, çatışma
bölgelerinde, ulaşabilecekleri tıbbi hizmetleri ve acil kaçış yollarını mutlaka
önceden tespit etmeliler. Medya işverenleri yaralı gazetecileri, yaralandıkları
yerde ya da yakınında acil müdahale gördükten sonra savaş alanından çıkartmak
için hazırlıklı olmalı. Bunun için bir helikopter veya farklı güvenli ve hızlı araçlar
kullanılabilir.
Sıhhi kurtarma yardımı (Medevac)
Haber kuruluşları, gazetecilere acil durumlarda sıhhi kurtarma hizmeti
sağlamalıdır. Birçok sıhhi kurtarma
tedarikçisi bulunmasına karşın sadece üç tanesinin -savaş alanlarından kurtarma
da dahil- uluslararası kurtarma hizmeti verebilecek bağlantıları bulunuyor.
International SOS Pte Ltd.’in dünya çapında
ofisleri bulunuyor.
Maitrex International sadece
Asya’da tıbbi kurtarma hizmet veriyor.
Worldwide Assistance Services Inc.’in
dünyanın değişik yerlerinde ofisleri bulunuyor. Bunların arasında Bağdat’ta bir
temsilcilik de bulunmakta.
Coğrafi olarak önemli yerleri bilmek
Dikkat ve önlem her zaman hayatidir; sürekli değişen bir çevrede
hiçbir şey araziyle ilgili bilginin yerini tutamaz. Bir gün evvel güvenli olan
bir yol ertesi gün mayınlanmış olabilir. Bazı durumlarda, büyük gruplar halinde
seyahat etmek daha güvenlidir. Bazılarında fazla göze batmamak daha iyidir.
Muhabirler, doğru bilginin doğru karar vermek için hayati olduğunu tekrar
tekrar söylüyorlar. Bilgiler çabucak güncelliğini yitirebilir. Bu yüzden
düzenli olarak çatışma bölgelerindeki koşullarla ilgili güncel bilgiler sunan
web siteleri takip edilmeli.
· Zero-Risk International (http://www.zerorisk-international.com) gazetecilerin yararlanabileceği sağlık, seyahat ve diğer
konuların yanısıra coğrafi güncellemeler sunuyor.
· Bir sivil toplum kuruluşu olan International Crisis Group’un (http://www.crisisweb.org) Brüksel, Paris, Londra, New York, ve Washington’da ofisleri
bulunuyor.
II. TEHLİKELİ ARAZİDE MUHABİRLİK
Temas halinde kalmak
Temas halinde kalmak, hayatta kalmak demektir. Yayın merkezindeki
editörler her zaman program detaylarınızı bilmelidirler ve sahada güvendiğiniz
en azından bir kişi de nerede olduğunuzu ve güzergâhınızı bilmelidir. Bu, geri
dönmeniz gerekirken ortadan kaybolur ya da geri dönemezseniz, meslektaşlarınıza
sizi kurtarmaları için hızlı hareket etme imkânı sağlayacaktır.
Buna ek olarak, tehlikeli bir haberin peşindeki her gazeteci,
çalışmaya başlamadan önce acil durum planı yapmalıdır. Bu planlar şu temel
özelliklere sahip olmalıdır:
· En azından bir kişinin -tercihen sizi denetleyen editör- nerede
olduğunuzu, kiminle buluşacağınızı, ne zaman geri dönmeniz gerektiğini
bildiğinden emin olun. Bu kişi geri dönmemeniz ya da gecikmeniz durumunda ne
yapacağını kapsamlı bir şekilde bilmelidir.
Eğer bir günden fazla gitmeyi planlıyorsanız, önceden belirlenmiş
bir kişiyi düzenli olarak her 24 saate bir telefonla aramanız işe yarayacaktır
(editörünüz, eşiniz, ailenizden biri, vb.). Bu kişi önceden belirlenmiş bir
saatte telefon etmemeniz halinde acil durumda aranacakları hemen aramaya
başlayabilir.
· Birçok kişiye -sahada ve ofiste kalan meslektaşlar da dahil
olmak üzere- acil durumda aranması gerekenler listesi ve onlarla nasıl temas
kurulacağıyla ilgili detaylı bilgi verilmelidir. Liste, CPJ’nin ve diğer basın
özgürlüğü kuruluşlarını da içermelidir. Bu, sizin adınıza uluslararası ilgiyi
çekmeyi başlatabilir. Gazeteciler, sahadayken, yerel acil durum telefon
numaralarını da yanlarında bulundurmalıdırlar.
Mümkün olan her yerde bir ortakla veya bir grupla çalışılmalıdır.
Bazı durumlarda bu, rekabetçi baskıları bir kenara bırakarak diğer gazetecilerle
işbirliği yapmak anlamına gelir. Editörler bir gazeteciyi hiç bir zaman çok
tehlikeli buldukları bir bölgeye girmeye zorlamamalıdır; aynı şekilde, bir
gazeteci, şef editörden önceden onay almadan tehlikeli bir bölgeye seyahat
etmemelidir.
Bazı bölgelerde, hassas meseleleri merkezdeki editörlerle
tartışmak ya çok zor olur ya da akıllıca olmaz. Özellikle aktif bilgi alma
servisi olan yani telefonların dinlendiği ülkelerde gazeteciler, telefonları
kullanırken ihtiyatlı olmalıdırlar. Dahası, haberleşmek için e-posta kullanmak
da güvenli olmayabilir. Bazı gazeteciler editörleri ve diğerleri ile
haberleşmek için e-posta mesajlarını şifrelemeyi tercih edebilirler ama şifre
programlarının güvenliği de tartışmalıdır ve şifreli mesaj yollamak sizi
izleyen kişiye kırmızı bayrak göstermekle aynı şey olabilir. İnternet
erişiminin açık olduğu yerlerde, gazeteciler ve editörler, izlenmesi daha zor
olan sosyal iletişim ağlarını kullanmayı tercih edebilirler. Gazeteciler daha
fazla güvenlik için mesajlarında özel isim kullanmaktan kaçınabilir veya
haberleşmelerinde kullanılmak üzere, sesle ya da elektronik haberleşme için özel
bir kodlama sistemi geliştirebilirler.
Çatışma bölgelerinde Riski
Azaltmak
Hareket Tarzı
Gazetecilerin sahadaki davranışları bazen hayatlarını kurtarabilir
ve bilinmelidir ki yazılı olmayan kurallar her sorunda değişiklik gösterebilir.
Bazı durumlarda, örneğin, gazeteciler için yüksek bir profile sahip olmak
anlamlıyken bazılarında ise dikkati üzerinize çekmek saldırganlardan düşmanca
tepki alınmasına yol açabilir. Bölgede çalışmaya alışık olan muhabirlerle
yapılan görüşmeler hayati öneme sahiptir; tecrübeli muhabirler genellikle yeni
gelenlere tavsiyelerde bulunma konusunda çok açıktırlar.
Brüksel’de bulunan International Federation of Journalists, bu konularda basın mensuplarının göz
atması gereken faydalı bir güvenlik el kitabı yayınlamıştır: http://www.ifj.org/hrights/safetymanual.html
Gazeteciler, savaş bölgelerinde her zaman davranışlarını kontrol
etmelidirler ve her türlü provokatif davranıştan kaçınmalıdırlar. Artan
sayıdaki savaşlarda, savaş hatlarını geçmek daha tehlikeli ve zor, hatta imkânsız
bir hale gelmiştir. Afganistan, Kolombiya gibi yerlerde savaşanların çoğu ve
diğerleri, gazetecilerin tarafsız duruşlarına meydan okurlar; bu ülkelerde
yaşayan yabancıların ve suikast girişiminde bulunan ya da bomba yapmayı öğretenlerin,
gazeteciler olduğu öne sürülmüştür. CPJ, ısrarla bu tip tanımlamaları protesto
etmektedir çünkü bunlar bütün gazeteciler için riskleri artırmaktadır.
Bunun da ötesinde, savaş ortamında çalışan gazeteciler kendilerini
olduklarından farklı tanıtmamalıdırlar. Aynı zamanda çatışmanın taraflarıyla birlikte
fotoğraf çektirmekten de kaçınmalıdırlar.
Giyim Tarzı ve Kültür
Gazeteciler, savaş bölgelerinde giysilerinin tarz ve renklerine
dikkat etmelidirler.
Medya mensupları giysilerinin üzerine göze çarpacak şekilde basın
çalışanı olduklarını gösteren etiketler koymalıdırlar (miğferlerinin üzerinde
de olacak şekilde). Silahlı güçlere
eşlik eden gazeteciler -bu güçler üniformalı olsun olmasın- giysilerinin
uzaktan nasıl görüneceğini düşünmelidirler.
Güneş ışığını çokça yansıtan parlak ve açık renkler gazetecileri
fazla görünür bir hale getirebilir. Ama kamuflaj veya asker yeşili giymek de gazetecileri
hedef haline getirebilir.
Araziye bağlı olarak, koyu mavi ya da koyu kahverengi tercih edilebilir.
Özellikle, bazı foto-muhabirler siyahı tercih ederler çünkü bu renk ışığı
yansıtmaz, ama bazı güçlerin de siyah giyiyor olabilecekleri akılda
tutulmalıdır.
Tabii ki gazeteciler yerel hassasiyetlere saygı göstermelidir. Buna,
erkek ve kadın giyim tarzları da dahildir. Her iki cinsiyetteki gazeteciler de
bazı kültürlerde saldırganlığı artırabilecek davranışların da farkında
olmalıdırlar.
Hırsızlık
Koruyucu ekipman, kamera ya da bilgisayarla etrafta dolaşan
gazeteciler, ekipmanlarının bulundukları bölgedeki yerel halk için büyük bir
servet olabileceğini akıllarından çıkarmamalı, ekipmanlarına özen göstermeli,
dikkatli davranmalıdırlar . Muhabirler paralarını ve kredi kartlarını ayırıp
değişik ceplerinde veya koruyucu ekipmanlarında saklayabilirler. Bu amaçla
seyahat mağazalarından ya da internetten keseler, kuşaklar ve benzeri başka
malzemeler alınabilir.
Silahlar
Savaş haberi yapan gazeteciler hiç bir zaman silah taşımamalı ya
da silah taşıyan diğer gazetecilerle birlikte seyahat etmemelidir. Bu şekilde hareket etmek bir gazetecinin tarafsız
gözlemci olarak statüsünü riske eder ve savaş güçlerini gazetecileri meşru
askeri hedef olarak görmelerine yol açabilir.
Özellikle bazı tehlikeli çatışmalarda gazetecilerin silahlı
koruyucular kiraladıkları bilinir ama bu da muhabirlerin tarafsız gözlemci
statülerini riske eder. Bazı yayıncılar artık, kendi haber ekiplerine sahada
eşlik etmek üzere düzenli olarak özel güvenlik firmalarından uzman istihdam
etmektedir ama bu uzmanlar silahlı değildir ve öncelikle savaş alanlarında atılacak
doğru adımlar üzerine rehberlik yaparlar. Bunlara geniş çaplı sokak gösterileri
de dahildir.
Belgeler
Bütün gazeteciler kişisel basın kimliklerini ve askeri basın geçiş
belgeleri de dahil olmak üzere, haberle ilgili diğer özel belgelerini
yanlarında taşımalıdırlar.
Dil becerileri
Gazeteciler, çatışmaların yaşandığı bir bölgede seyahat ederken
yerel dilde anlaşabildiklerinden emin olmalıdırlar. İdeal olarak, yerel dili
bilmeyen gazeteciler hem dil hem de yerel adetler konusunda yardımcı olacak
uzman bir çevirmenle seyahat etmelidirler. Gazeteciler aynı zamanda, yerel
dilde “basın” ve “gazeteci” kelimelerini mutlaka öğrenmeli ve doğru bir şekilde
söyleyebilmelidirler.
Askerlerin Arasına Katılmak
Gazeteciler uzun süredir, değişik zamanlarda silahlı çatışmalarda
değişik taraflardaki askerlerle birlikte
seyahat etmektedirler. 2002’de, A.B.D. Savunma Departmanı herhangi bir olası
savaşta gazetecilerin askerlerin arasına katılmasına izin vereceklerini
açıklamıştı (Embeded Journalism). The U.S. Pentagon da gazetecilere A.B.D. güçleriyle birlikte
ücretsiz bir haftalık askeri eğitim vermeye başladı. (Bu eğitime katılmak için
askerlik yapmaya uygun olmak gerekmemektedir)
Birçok gazeteci Pentagon’un kendilerini Amerikan kuvvetlerine alma
planını kabul ederken, diğerleri hükümetin bunu, hareketlerini kısıtlamak ve
sahada haber yapmalarını kontrol etmek için kullanabileceğinden şüphe
etmektedir.
Herhangi bir silahlı kuvvete katılmak ya da katılmamak hemen hemen
her durumda bir pazarlıktır. Askeri
birliklere katılmanın ilk avantajı bir gazetecinin hareket halinde bulunan
silahlı kuvvetlerin ilk elden, cephedeki görüntülerine ulaşabilmeleridir. Dezavantajı ise gazetecilerin sadece tek
tarafın haberini yapabilecek olmasıdır. Ve
elbette başka kayıpları da vardır. Askeri
birliklerle beraber hareket eden gazetecilerin askerlerle karıştırılması riski
büyüktür. Bu özellikle, askerlerin arasına katılırken askeri üniforma giyen
gazeteciler için geçerlidir.
Gazeteciler bir askeri birliğe katılmaz ve savaş alanında serbest
olarak hareket etmek isterlerse bunun aynı zamanda çatışmanın bütün
taraflarınca hedef alınma riskini de içerdiğini bilmelidirler.
Savaş Kuralları
Silahlı bir çatışmada tarafların davranışlarını belirleyen uluslararası
insan hakları hukuku, 1949 Cenevre Anlaşması ve 1977 Ek Protokolleri de dahil
olmak üzere, bir dizi antlaşma ve anlaşmayı kapsamaktadır. Savaşta çalışan her
gazeteci uluslararası insan hakları hukukunun temel prensiplerini bilmelidir. Bunun
iki nedeni vardır:
Birincisi, gazeteciler savaş kuralları ihlallerini etkin bir
şekilde haber yapabilecek durumda olmalıdırlar. Bunlara savaş suçları da
dahildir. İkincisi ise, birçok anlaşma şartı doğrudan gazeteciler içindir.
Savaş Suçları Projesi, uluslararası insan hakları hukukuyla ilgili
çok değerli bir kaynaktır. Gazeteci Roy Gutman ve David Rieff tarafından
gazetecilerin ve diğer ilgili kişilerin savaş yasaları ile ilgili eğitimi için
kurulmuştur. Web sitesinde, (http://ww w.crimesofwar.org) mevcut sorunlarla ilgili makaleler ve çok çeşitli konuda
düzinelerce yazının alfabetik bir referans rehberi bulunmaktadır. Bunların
arasında gazetecilerin korunması da bulunmaktadır.
1949 Cenevre Anlaşması’nın metni ve 1977 Ek Protokolleri de merkezi
İsviçre, Cenevre’de bulunan International Committee of the Red Cross tarafından
yayınlanmaktadır. (http://www.icrc.org/ihl.nsf/WebCONVFULL?OpenView)
1949 Cenevre Anlaşması uyarınca bir askeri birliğe eşlik eden
gazeteci olarak akredite edilen gazeteciler, askeri maiyetin bir parçası olarak
kabul edilirler. Eğer karşı güçler onları yakalarsa, gazetecilere savaş
tutuklusu olarak muamele edilmelidir ve onlara karşı, sivil mahkemede casusluk
benzeri herhangi bir suçlamada bulunulamaz.
Anlaşmalar uyarınca, savaş tutuklularına insani bir şekilde
davranılmalıdır. Kalacakları kamplar saldırılardan uzak olmalı ve kamp
sakinlerine yiyecek, kalacak yer, tıbbi hizmet verilmeli ve mektup gönderme ve
alma hakkı tanınmalıdır.
Cenevre Anlaşmaları II. Dünya Savaşı’ndan sonra kaleme alınmıştır.
O dönemde muhabirler genellikle askeri üniforma giyiyor ve silahlı kuvvetlere
eşlik ediyorlardı. Otuz yıl sonra, Ek Protokoller kaleme alındığında, savaş
haberi yapmanın yapısı büyük ölçüde değişti ve bu gerçeği yansıtmak için yeni
bir dil bulunmaya çalışıldı. Protokolun 79. Maddesi “silahlı çatışma
bölgelerinde profesyonel bir görevle bulunan gazeteciler, askeri üniforma
giymek gibi statülerini tehlikeye düşürecek bir davranışta bulunmadıkları
sürece sivil olarak kabul edileceklerdir” denilmektedir. Savaş kuralları
uyarınca, siviller bilerek hedef alınamazlar. Ancak, eğer yakalanırlarsa,
siviller savaş tutuklusu statüsüne sahip değillerdir ve hapsedilebilirler veya
ulusal yasayı ihlal suçlamasında bulunulabilir (örneğin bir ülkeye vizesiz
girmek gibi).
Böylece, uluslararası insan hakları hukuku uyarınca, gazetecilerin
iki seçeneği bulunmaktadır. Kendilerini savaş muhabiri olarak akredite
ettirebilirler ve askeri güçlere eşlik edebilirler. Askeri güçlerin arasına
karışan gazeteciler karşıt güçler tarafından hedef alınabilirler ama ele
geçirildiklerinde savaş tutuklusu statüsüne sahip olurlar. 1977 Ek Protokolleri
uyarınca gazeteciler savaşta sivil muhabir olarak çalışabilirler. Gazeteciler,
bütün siviller gibi, bilerek hedef alınamazlar. Ancak siviller, düşman devlet
tarafından ele geçirildiğinde ya da hapsedildiklerinde savaş tutuklusu
statüsüne sahip değildirler.
Esirlik Şartları
1993’den bu yana 23’ten fazla gazeteci kaçırılmış ve
öldürülmüştür. 2002’de Daniel Pearl ve Tim Lopes vakaları bu kötü gerçeğin
altını çizmiştir. Çeşitli vak'alarda, özellikle Cezayir ve Türkiye’de
gazeteciler, devlet tarafından tutuklandıktan sonra tam anlamıyla “yokolmuşlar”dır.
Filipinler, Çeçenistan, Kolombiya da dahil olmak üzere dünyanın
birçok bölgesinde, gazeteciler fidye için kaçırılmışlardır. Fakat gazeteciler
daha çok politik nedenlerle rehin alınmış ya da gizlice hapsedilmişlerdir.
Gazeteciler dövülmüş, tecavüze uğramış ya da çeşitli yöntemlerle işkence görmüşlerdir.
Bunlara ek olarak çocuklarına, yakınlarına ve sevdiklerine yönelik tehditlere
de maruz bırakılmışlardır. Hem Pearl hem de Lopes cinayetlerinde, failler her
iki kurbanı da bir mesaj iletmek için öldürmüşlerdir. Bir kaçırılma girişimine
karşı direnmek zor bir karardır ve hiç kimse bu başına geldiği ana kadar nasıl davranacağını
kestiremez. Kaçırma, gazetecilere verilen “düşman çevre eğitimi”nin önemli bir
konusudur ve çoğu güvenlik firması gazetecilere, kendilerine zor kullanma ve hapsetme
girişiminde bulunanlarla işbirliği yapmalarını tavsiye etmektedir.
Stres Reaksiyonları
Birçok gazeteci şiddetle ilgili haber yapmanın duygusal etkilerine
karşı bağışıklıkları olduğunu düşünebilir ama gerçekler ve kanıtlar tersini göstermektedir.
Toronto Üniversitesi’nden Dr. Anthony Feinstein tarafından 2001’de yapılan bir
araştırma savaş muhabirlerinin diğer
gazetecilerden daha çok posttravmatik semptomlar gösterdiklerini ortaya
koymuştur ve bu nedenle onların tepkileri, insanları zor durumlardan kurtaran
polis ve itfaiye görevlilerinden daha kuvvetlidir ve askeri güçlerin tepkileri
ile eşdeğerdir. Suçlarla, aile içi şiddet ya da ölüm ceza infazları ile ilgili
haber yapan yerel muhabirler de risk altındadır. Stres tekrar tekrar travmaya
ve özellikle şiddete maruz kalındığında, normal bir tepkidir. Reaksiyonlar genellikle
sinsidir ve artan asabiyet,
konsantrasyon zayıflığı, uyku problemleri, duygusal uyuşukluk ve güvensizlik
duyguları şeklinde kendini gösterir. Bir çok vakada böyle duygular gelip geçici
gibi görünse de kişi anılarını meslektaşlarına ya da profesyonellere anlattığında
bunların hızla geri geldiği bilinir. Anlatmak, yazmak, çizmek, resim yapmak ya
da ağlamak, travmatik bir anının ait
olduğu şeyin hatırlanış şeklini değiştirebilir. Bosna ve Guatemala’da hayatta
kalan çocuklar saldırıların görüntülerinin resmini çizerek iyileşmeye
başlamışlardır. Bu ifade biçimi şikayet etme ile eş değerdir. Bu genellikle
duygusal bir rahatlama ve anılarını daha az acıyla hatırlama olanağı sağlar.
Merkezi Seattle’daki Washington Üniversitesinde bulunan Dart
Center for Journalism and Trauma (Dart
Gazetecilik ve Travma Merkezi) (http://www.dartcenter.org), -International Society for Traumatic Stress Studies işbirliği ile- gazetecilere, dünya
çapında profesyonel psikolojik danışmanları hakkında bir danışma ve başvuru
hizmeti vermektedir.
National Press Photographers Association (Ulusal Basın Fotoğrafçıları Derneği)
(http://www.nppa.org) gibi A.B.D. merkezli basın grupları da Dart Center ile işbirliği
içinde destek çalışmaları yapmaktadır.
Profesyonel psikolojik danışmanlık, gazetecilerin işkenceye ve
fiziksel ya da psikolojik şiddetin değişik biçimlerine maruz kaldıkları
vakalarda özellikle önemlidir. Bunlara başkalarının işkence görmelerine tanıklık
etmek de dahildir. Marjorie Kovler Center for Survivors of Torture (Marjorie Kovler Işkenceden Hayatta Kalanlar
Merkezi) (http://poetics.org/daytonpor/kovler_center.htm) savaş mültecilerinin tedavisinde önemli derecede uzmanlaşmış bir
kliniktir ve Şikago’da bulunmaktadır.
III. KAYNAKLAR
Önerilen Makaleler
Aşağıda, çatışma bölgelerinde görev yapmaya gönderilen her
gazeteciye yol gösterici genel bilgiler verebilecek olan makalelerden birkaçını
bulabilirsiniz:
Basın özgürlüğü kuruluşları, CPJ (http://www.cpj.org) ve Reporters Sans Frontières (http://www.rsf.org) de dahil olmak üzere,
BBC, CNN, ITN ve Reuters gibi medya kuruluşları ile birlikte, Uluslararası
Haber Güvenliği Enstitusü’nün (International News Safety Institute) (http://www.ifj.org/hrights/insi/objectives.html) genel güvenlik prensiplerini kabul etmiştir.
“Deadly Competition,” (Ölümcül Rekabet) Peter Maass’in Brill’s
Content (September 2000)’de yayımlanan bir makalesidir ve o yılın başlarında
Miguel Gil Moreno de Mora ve Schork Kurt’un Sierra Leone pususunda vurulmalarıyla
ilgilidir. http://www.petermaass.com/core.cfm?p=1&mag=1&magtype
“Reporting War: Dispatches from the Front” (Savaşı Anlatmak: Cephede
Ölenler) BBC’nin baş haber muhabiri olan
ve 20 yıldan fazla bir süredir savaşlarla ilgili haber yapan Kate Adie
tarafından yapılan bir konuşmanın metnidir. http://www.cf.ac.uk/jomec/issues/adiemain.html
“In the Danger Zone: Weighing Risks” (Tehlike Bölgesinde: Riskleri
Tartmak), Michael Parks, Columbia Journalism Review (Mayıs/Haziran 2002).
http://www.cjr.org/year/02/3/parks.asp
“Staying Alive and Other Tips” (Hayatta Kalmak ve Diger Ipuclari),
Stephen Franklin, Columbia Journalism Review (Mayıs/Haziran 2002). http://www.cjr.org/year/02/3/franklin.asp
“Advice for Photographers Covering
Demonstrations” (Gösterilerde Görev Yapan Fotografçılar için Tavsiyeler)
faydalı bir rehberdir ve National Union of Journalists London Free-lance Branch
(Ulusal Gazeteciler Sendikası –Londra Serbest Çalışanlar Şubesi) http://www.media.gn.apc.org/fl/streets.html ‘den temin edilebilir.
“Danger: Journalists at Work” (Tehlike: Görev
Başındaki Gazeteciler) faydalı bir güvenlik
el kitabıdır ve merkezi Brüksel’de bulunan Uluslararası Gazeteciler Federasyonu
(International Federation of Journalists) tarafından yayınlanmıştır.
http://www.ifj.org/hrights/safetymanual.html
“Preparing for Battle” (Savaş icin hazirlanmak), Sherry
Ricchiardi, American Journalism Review (Temmuz/Agustos 2002). http://www.ajr.org/Article.asp?id=2566
2000’de sponsorlukla düzenlenmiş bir özgürlük forumunun dökümü
olan “Setting the Standard: A Commitment to Frontline Journalism; An Obligation
to Frontline Journalism (Standart Belirlemek: Cephe Gazeteciliğinin Sorumlulukları;
Cephe Gazeteciliğinin Zorunlulukları) birçok Amerikan ve İngiliz gazetecisinin
görüşlerine yer vermektedir. Tartışma, medya işverenleri ve gazeteciler için bir
dizi güvenlik yönergesi çıkarılmasına yolaçmıştır. http://www.freedomforum.org/templates/document.asp?documentID+13393.
“Out on a Limb: The Use and Abuse of Stringers in the Combat Zone”
(Tehlikede Olmak: Muhabir yardımcılarının savaşta kullanılması ve istismarı), Frank
Smyth, Columbia Journalism Review (Mart/Nisan 1992) serbest çalışanların
karşılaştığı özel sorunları ele almaktadır.
http://www.cjr.org/year/92/2/onthejob.asp
Toronto Üniversitesi savaş inceleme muhabirleri, “A
Hazardous Profession: War,
Journalists and Psychopathology,” (Tehlikeli Bir Meslek: Savaş,
Gazeteciler ve Psikopatoloji), Anthony Feinstein, John Owen, ve Nancy Blair
tarafından Eylül 2002’de American Journal of Psychiatry’de yayınlanan
bir makaledir. İncelemenin sonuçları http://www.dartcenter.org’da yayınlanmaktadır.
Destek Kaynakları
Çatışmalı bölgelerde görev yapan gazeteciler birçok kuruluştan çeşitli
biçimlerde destek isteyebilirler.
International Committee of the Red Cross (Uluslararası Kızıl Haç
Komitesi) gazeteciler
de dahil olmak üzere savaşta hapse düşenlere yardım eder.
Merkez telefon numarası İsviçre-Cenevre’de, (41) 22-734-6001’dir. Acil durumlarda, çalışma
saatleri dışında aranacak telefon numarası (41) 79 217-3204’tür.
Gazetecilere karşı saldırıları bildirmek veya daha önceki olayları
incelemek icin, CPJ’nin web sitesi ziyaret edilebilir http://www.cpj.org
Committee to Protect Journalists (Gazetecileri Koruma Komitesi) New York
info@cpj.org
Gazeteciler aynı zamanda Reporters
Sans Frontières’in (Sınır Tanımayan Gazeteciler) (http://www.rsf.org) web sitesinden önceki olayları
inceleyebilir ve aşağıdaki eposta adresine gazetecilerin maruz kaldığı
saldırıları bildirebilirler.
rsf@rsf.org
Derleme: Yücel Tunca
Çeviriler: Zeynep Kayaalp
Yorumlar
Yorum Gönder