Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf Kulübü Sergisi Kitapları / 2010-2012-2014

Fotoğraf çekmek bir yanıyla kolay iştir. Çünkü gelişen teknoloji sayesinde fotoğraf makineleri ışıkla imtihanlarından “yıldızlı pekiyi”leri kolayca alırlar. Fotoğraf makinesi kullanıcıları birkaç basit kullanım yolu öğrendiklerinde, akıp giden hayattan görsel kayıtlar elde etmenin yolunu da açmış olurlar kendilerine. Değeri bilindiğinde bu kadarı bile oldukça önemlidir hiç kuşkusuz.

Fotoğrafçılık ise bambaşka bir durumun adı… Onun arkasındaki güç, teknolojinin nimetleri ve rastlantısallıktan ziyade emeğin bizatihi kendisi. Zamana yayılan emek, öğrenme, tanıma ve anlama isteğiyle besleniyor. Fotoğrafçılık, içine girdikçe bizi derinlerine çeken bir hayat uğraşısı... Salt kendimize yönelmiş bile olsak bu uğraş özü itibariyle bizi toplumsal olanla buluşturuyor. Aynı zamanda bir yanıyla da katalizör gibi… Apolitik fotoğraflarımız dahi bu halleriyle bizi tanımlıyor, içinde bulunduğumuz zamanı ve toplumsal katmanlardaki duruşumuzu gösteriyor, “ben”i tarif etmeye yarıyor. Fotoğrafçılık hayattan kaçma yolu değil, tersine hayata yakalandığımız yer…

Galata Fotoğrafhanesi’nde sürdürülen çeşitli fotoğraf atölyelerini tamamlamış Galata Fotoğrafçıları’nın 2010 yılı Mayıs’ında Gallateria Sanat Galerisi’nde sergilenen fotoğraflarını bir araya toplayan bu ilk kitabımız, arkadaşlarımızın belki de “fotoğraf çekmekten fotoğrafçı olmaya” geçtikleri noktaya tanıklık etmemizi sağlayacak. İlerleyen yıllar içerisinde –ve belki bugün- bu kitapta fotoğrafları ilk kez yayınlanmış arkadaşlarımızdan kimileri fotoğrafçılığı bir yaşam biçimi olarak aslileştirecek ya da diğer uğraşlarının yanı sıra aynı ciddiyet ve hassasiyette sürdürüyor olacak.

Bize düşen, sarmalandığımız, mecbur bırakıldığımız hayatlar yaşadığımızın farkında olsak da olmasak da hayatlarımıza küçük birer pencere açmak, bir soluk alma alanı yaratmak değil. Daha ötesini istiyoruz elbette. Fotoğraf bir farkındalık artıran bir uğraş ise eğer, fotoğrafçılık ile uğraşanların biraz da bu sayede kozalarını delip çıkmalarına el vermemiz gerekiyor hep birlikte…

Küçük kaçamaklar halinde başlayan yolculuklar, hayatın değiştirilebilir olduğu bilgisini de barındırıyor içinde. Önce “güzel fotoğraflar” çekerek başladığımız bu yolculuğa, tüm Galata Fotoğrafçıları’nın heyecanını içimizde hissedip, güzel bir dünyaya ulaşmayı özleyerek beraberce devam etmeyi umuyoruz.

Kitapta fotoğraflarıyla yer alan Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf Kulübü üyesi Galata Fotoğrafçıları’nı kutluyor; uğraşımızı derinleştiren, farklılaştıran tüm atölye yürütücülerine teşekkür ediyoruz.

Yücel Tunca-2010 

(Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf Kulübü üyelerinin fotoğraflarıyla 2010 yılında açılan sergi için hazırlanan kitabın önsözü olarak yazılmıştır.)

Galata Fotoğrafçıları ilk sergilerini açalı, ilk kitaplarını çıkaralı iki yıl olmuş. İlk kitabın girişinde arkadaşlarımızın “fotoğraf çekmekten fotoğrafçı olmaya” geçtikleri yolculuğa tanıklık etmenin verdiği heyecandan bahsetmiştim. Bugün bir çoğunun fotoğraf ile bağlarının devam ediyor olması, tekniklerini, bakışlarını geliştirerek ileri amatör veya profesyonelleşme aşamasına gelmesi birlikte aldığımız yolun niteliği hakkında fikir veriyor. Birlikte ilerliyor, birlikte gelişiyoruz.

Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf Kulübü üyelerinden oluşan Galata Fotoğrafçıları, 2011 yılının mayıs ayından bu yana Ayın Fotoğrafları Seçkisi adıyla seçkiler oluşturuyorlar. Bunu, seçici kurullara havale etmeden, jürilere teslim olmadan, rekabetin taçlandırılması olarak değil, fotoğraf izlemenin, fotoğraf tartışmanın ve fotoğraf eleştirisi yapmanın yollarından biri olarak görüp kendi aralarında yapıyorlar. Kendi fotoğraflarından kendileri seçki yaparak, bir yöntem önerisinde bulunuyorlar.

Her ay dosyaya konulan üç fotoğrafın oniki ayın sonunda otuzları bulmasıyla sergileme zamanı da gelip çatmış oluyor. Ve elbette kitabın matbaaya gitme zamanı da…

Fotoğrafı üreten ile izleyicinin en gerilimli buluşma alanı sergiler. Fotoğrafçı emeğinin somut hale geldiği bu noktada izleyiciye çıkartılan davet sadece nazik bir ziyaret daveti değil. Bir iletişim çağrısı, bir paylaşım daveti. Fotoğrafçı gerek içeriğiyle, gerekse de tekniği ile izleyicide bıraktığı etkiyi en iyi sergilerde gözlemliyor. İçten içe yaşanan onaylanma veya reddedilme gerilimini –iflah olmaz bir egoya sahip değilsek eğer- hangimiz yok sayabiliriz ki? Sergileme alanları, emeğimizle emeğimizin niteliği arasındaki dengeyi görmemizi sağladıkları için bulunmaz mekânlar kanımca…

Kitap ise apayrı bir mecra... İzleyici ile çok uzun soluklu bir buluşma olanağı. Tek taraflı gibi görünmekle beraber kitapların geri bildirimleri çoğu zaman sergilerden bile daha fazla. Bu yüzden çift yönlü gerçek iletişime de açık tutuyor fotoğrafçının kapılarını. Fotoğrafçının da kendi üretimlerinin farklı zaman, ortam ve koşullardaki etkilerini görebilmesini sağlıyor. Elden ele geçiyor, kuşaktan kuşağa aktarılıyor olması da cabası.

Galata Fotoğrafçıları’nın fotoğraflarını sergileyerek sadece “beğeni”ye değil, her anlamda eleştiriye açmaları kutlanmaya değer bir cesaret. Ama bu aynı zamanda bir fotoğrafçının mutlaka sahip olması gereken de bir cesaret. Aynı zamanda arkadaşlarımızın, fotoğraflarının bir kitapta toplanıp kalıcılaşması konusunda ısrar etmeleri de sevindiriyor beni. Çünkü bu da kitabın hâlâ tartışmasız bir öneme sahip olduğunu açıkça gösteriyor.

Yücel Tunca-2012 

(Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf Kulübü üyelerinin fotoğraflarıyla 2012 yılında açılan sergi için hazırlanan kitabın önsözü olarak yazılmıştır.)

Galata Fotoğrafhanesi’nin 10. yaşını bu sergi kitabı ile kutlamak hepimiz için büyük mutluluk. Geride kalan yıllar içerisinde binlerce fotoğrafçının gelişimine katkıda bulunmuş olmanın mutluluğu, açtığımız sergiler ve yayınladığımız kitaplarla pekişiyor.

2004 yılında değerli hocamız Orhan Cem Çetin ile birlikte Galata Fotoğrafhanesi’ni kurduğumuzda önümüzdeki yolun uzunluğunu hiç konuşmamıştık. Çünkü her ikimiz de fotoğrafın, hayatımızdaki değerli diğer pek çok şey gibi uzun ömürlü olduğunun farkındaydık. Üretmenin yanı sıra bilgi ve deneyimin paylaşımı da, bu açıdan bakıldığında vazgeçilmezlerimiz arasındaydı.

On yıllık süreçte Galata Fotoğrafhanesi’nin faaliyetlerini birlikte yürüttüğümüz diğer dostlarımızı da anmadan geçemeyiz. Zaman sıralamasıyla, Belgin Çöleri, Gençer Yurttaş, Esra Mehmetoğlu, İsmail Gökçe, Vedat Ateş, Pelin Durtaş, Eren Aytuğ ve Volkan Doğar’ın değer biçilemeyecek katkılarıyla bugüne ulaştık. Fotoğrafhanenin günlük hayatına çeki düzen veren yardımcılarımız Özlem Atasoy, Sevgi Ata Çetin, Saygın Serdaroğlu, Gülsüm Saatçi, Sinan Targay, Bihter Çelik, Gülnaz Bingöl ve Yasin Akgül’ün desteklerini ve dostluklarını yanımızda hissetmeseydik onuncu yılımıza gelemezdik. Ayrıca Galata Fotoğrafhanesi’nin programlarına burslu olarak katılan ya da staj için belirli bir zaman dilimini bizimle geçiren onlarca dostumuza da buradan teşekkürlerimizi bir kez daha iletmek isterim.

Galata Fotoğrafhanesi’ni, Türkiye fotoğraf dünyasındaki bugünkü konumuna getiren, akademik yapıları dahi kıskandıracak birbirinden kıymetli öğreticilerimize teşekkürün en büyük paylarından birini ayırmak gerekiyor. Yapageldiğimiz, gerek kısa süreli atölye çalışmalarında, gerekse de uzun soluklu belgesel fotoğraf ve basın fotoğrafçılığı programlarında seminerler veren, atölyeler yapan kırka yakın öğreticimiz, paylaştıkları bilgileriyle dağarcığımızın genişlemesine, deneyimleriyle de kişisel gelişimimize büyük katkılarda bulundular.

Ve elbette ki en büyük teşekkürü, genel itibariyle on yıldır yürüttüğümüz atölyelerin sayıları binlerle ifade edilebilecek katılımcılarına, özel olarak da “Fotoğraflar ’14 Sergisi”nde yer alan fotoğraflarıyla bu kitabı oluşturan 15 fotoğrafçı dostumuza ayırmak gerekiyor. Aliye Gümüş, Aslı Sander, Ayten Güven, Berrin Elmas, Doğa Tamer, Elif Energin, Hazar Çavaş, Hilal Soğancıoğlu, Hülya Toprak, İrem Kale, Kübra Necla Kadirbeyoğlu, Pınar Ağabeyoğlu, Selma Eroğlu, Tülin Safi ve Yılma Doğu’ya fotoğraflarını ve dostluklarını bizimle paylaştıkları için sonsuz teşekkürler…

Yücel Tunca-2014 

(Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf Kulübü üyelerinin fotoğraflarıyla 2014 yılında açılan sergi için hazırlanan kitabın önsözü olarak yazılmıştır.)